İddia ediyorum, dünyanın en zengin adamlarından biri benim!
Bankam, holdingim, şirketlerim, fabrikalarım var.
Bankamın adı AşkBank!
Holdingime bağlı şirketlerin, fabrikaların ürettikleri tek şey aşk…
Petrol zengini değilim ama aşk zenginiyim; petrol fışkırır gibi aşk fışkırır kalbimden.
Kimi dünya zenginleri paralarının hesabını bilmez, ben de aşklarımın hesabını bilmem.
İnsana ve doğaya duyduğum aşkların hesabını tutabilecek bir muhasebeci doğmadı daha.
Bir kadına olan aşkım kadar tutkuludur doğaya da aşkım.
Bir kuşa, bir çiçeğe, bir böceğe, şırıldayan dereye, atıştıran kara, yağan yağmura, kısacası doğadaki her şeye…
Aşk duymadığım tek şey ise para.
Zaten kapitalizmi sevmeme nedenlerimden biri de bu.
Çünkü paraya olan aşkın ideolojisidir kapitalizm!
Kapitalizm, ne insan sever ne doğa; sevdiği tek şey para.
Para uğruna bozuk para gibi harcar insanı da, doğayı da.
Savaşlar çıkartır dünyanın dört bir tarafında… Silah fabrikatörlerinin daha fazla para kazanması için.
Yani bu sistemde her şey dini imanı para olan parababaları için.
Kapitalizmde para her gün aynanın karşısına geçip sorar, “Söyle ayna, benden güzeli, benden büyüğü var mı?” diye.
Ve ayna yanıt verir, “En güzeli, en büyüğü sensin kraliçem!”
Doğrudur, kapitalizmde kraliçe de, kral da paradır.
En büyük odur, başka büyük yoktur.
Para girer kara kedi gibi insanların, aşıkların, sevgililerin arasına.
Gözünü para bürümüş parababalarının fabrikaları zehirli gazları, zehirli atıklarıyla bir yılan gibi sokup zehirlerler doğayı.
Paraya olan aşkın sonucudur insan kirliliği ve doğa kirliliği…
İnsanın da, doğanın da katilidir kapitalizm.
O, para dışında her şeye sevgisiz, ilgisiz…
O’na göre sadece para için yaşanır, sadece para kazanmaktır hayat.
Oysa parasız da zengin olunur; benim gibi aşk zengini…
Diyeceğimiz o ki hayat aşktır, aşk hayat!