Geçenlerde polis evimi bastı ve bol miktarda espri ele geçirdi!
Zaten bir mizahçının evinde başka ne ele geçirebilirdi ki?
Şaka maka yazarlıkta 25 yıla “güle güle” dedik.
“İnsan haklama günlerine son”, “badem ezmeye evet, insan ezmeye hayır” diye diye ve kelimelerle dans ede ede geçen 25 yıl…
25 yıl önce, 25 yıl sonra, değişen ne?
Halen hergün insan haklama günü!
Bakmayın 10 Aralık’ın dünyayla birlikte ülkemizde de İnsan Hakları Günü olarak kutlanmasına; o günde bile haklanıyor insanlar.
“Gününü gösteririm sana insanlık” deniyor adeta!
Ama kanunla, ama silahla…
Zaten düşüncenin suç olduğu yerde insan hakları mı olur?
Binlerce faili meçhul cinayetin olduğu yerde insan hakları mı olur?
Böyle bir yerde faili meçhulleri araştıran hakimin ölümü bile faili meçhul olur!
25 yıl önce 25 yıl sonra, değişen ne?
Değişen “Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen” diyerek yola çıktığımız yoldaşlarımız.
Artık onlar ezilenlerin değil ezenlerin safında.
Dün badem ezme severlerdi, bugün insan ezme!
Şimdi eski düşünceleri için “Bu bir rüyaymış, bu bir hayalmiş, bitti” diyorlar.
Bu rüya, bu hayal biterse eğer, insanlık biter.
Belli ki ömrüm bu rüyayı, bu hayali gerçekleştirmek için koşuşturmakla geçecek.
Ve bir de kelimelerle dans etmekle…
Bu koşuşturmaca, bu dans 25 yıl öncesinin liseli mizahçısı gibi hala heyecanlandırıyor beni.
İşte 25 yılın sonunda bu heyecanla selamlıyorum hepinizi; mizahın ve insanlığın gücü adına!