“İşsizler ordusunda kıdemli albayım!”
Yeni tanıştığım insanların “Ne iş yaparsınız” sorusuna genellikle bu yanıtı vermek zorunda kalırım.
Gerçekten de işsizler ordusunda çok sık askerlik yaptırtırlar bana; bu orduda hayli kıdemli sayılırım.
Nitekim bir süre önce medya padişahına başkaldırdığım için yine işsizler ordusunda askerlik yapmaya başladım.
Neyse ki buna alışığım, örneğin 12 Eylül darbesi sonrasında işsizler ordusundaki askerliğim tam üç yıl sürmüştü.
O günlerde darbeci generallerce mahkum edilen ilk yazar olarak cezamı çekip cezaevinden çıkmıştım. Hürriyet gazetesinde çalışmaya başlamıştım.
Darbeci generallerin “Asmayalım da besleyelim mi” dediği günlerdi. Astıkları astık, kestikleri kestikti.
Ve işkencehaneleri tıpkı bir insan mezbahası gibiydi.
Ortada bırakın bu duruma isyan etmeyi, itiraz eden bile yoktu.
İşte o ortamda yabancı basına “Tek kişilik insan hakları örgütü” başlığını attırtacak bir insan hakları kampanyası başlatmıştım.
Ülkenin her yanındaki insan hakları ihlalleri, hukuk ihlalleri mahkum aileleri kanalıyla bana, benim kanalımla da dünya kamuoyuna ulaşıyordu.
New York Times, Le Monde, Bild, Le Figaro, Liberation, Guardian, Herald Tribün, CNN , BBC gibi dünyanın en büyük gazete ve de TV’lerinde insan haklarına, hukuka yapılan tecavüzlere isyanımız yankılanıyordu.
Sen misin insan hakları kampanyası başlatan, sen misin 12 Eylül generallerine isyan eden?
Derhal çalıştığım gazete tarafından “Generaller gazetemizde çalışmanı istemiyor” denilerek kapının önüne konuluyorum.
Aslında bana “Cezaevi aklını başına getirmedi; şimdi işsizler ordusunda askerlik yap da aklın başına gelsin” denilmek isteniyor.
Ve böylece işsizler ordusunda tam üç yıl sürecek askerliğim başlıyor.
Gerçi bundan önce de, bundan sonra da işsizler ordusunda askerlik yaptım ama, aklım başıma bir türlü gelmedi.
İşsizler ordusunda daha kaç kez askerlik yaparım kimbilir?
Herhalde bu gidişle mareşal rütbesine kadar çıkıp, işsizler ordusunun genelkurmay başkanı olacağım!